30.07.2020
sessiz otoriteler
içinde barındığım,
korunduğum,
nefes aldığım
ürediğim, doyurulduğum
beni doğuran
benim doğurduğum
beni canlı tutan,
benim canlı tuttuğum
beni etken ve
edilgen kılan
endemik bir ormanda mı?
kendi yöresine özgü
ve sahip bir canlı türü mü?
içinde yutkunabildiğim,
yutkunduğumu duyduğum
ve çoğunlukla başkasının
duymadığı
yeryüzündeki en
gizli, en saklı alan burası
kimselerin
duyamacağı, göremeyceği yerleri ve yerlileri var
çeşit çeşit iç
sesleri ile
durmak bilmez
orkestrası
bazen iç sessizliğini
korur,
bazen iç seslerini
dışarı çıkarır
her ses bir başka fizyolojik
ifade
bir başka denkliği
olup bitenin
rahatlamanın sesi
başkadır,
çok yemiş olmanın
sesi başka,
açlığın sesi
bambaşka...
istemliler,
istemsizler
sempatikliler,
parasempatikliler
duygulanım sesleri
kendiliklerini ele verir
onlar ele verilmek
için o mesafeyi kateder zaten
doğaları gereği görünür olmak isterler,
doğalarına karşı
gelindiğinde içeride bekletilir
her bekleyişin ömürden
eksilttiğini bilerek
özlerini yayarlar
hava boşluklarına
sessiz kalmak için
yoklardır bu bedende
ses etmek,
ifadeye bürünmek,
ses olmak; iradeyle
birleşmek için
katettikleri
mesafenin hakkını sorarcasına
önce işitilmek, görülmek
ardından tesir etmek isterler.
nereden geldikleri
belirli olsa da neyin içinde akacakları belirsizdir
bu anlamda, sıvıdan
çok gaz haline yakındırlar
ister yayılmacı
olurlar ister bir zerrede barınırlar
ister katının ister
sıvınin içinde hallenirler
bir şeyin şeklini
alma ihtiyacı içinde değillerdir
otoriterliği
bundandır
kendiliğindedir sezgileri,
bilgileri
hayatın en küçük
deliklerini ya da
tümünü kaplayabilirler
görünmeyecek kadar
küçülür ya da renksizleşir,
bulunamasınlar diye kokularını
değiştirir,
gözünü kamaştıracak
kadar olanaksız biçimsizliklere bürünürler
bulutlar gibi, sis
gibi, iz gibidirler
içeriden gelen
sesler
bekletilen sesleri yutan
bu ormanbeden
okyanusların
derinlikleri gibi sonsuz görünür; sonludur
ve sen öldüğün güne
dek
derinliği
ölçümlenemez
ülkü çağlayan
sessiz otoriteler
içinde barındığım,
korunduğum, nefes aldığım
ürediğim, doyurulduğum
beni doğuran
benim doğurduğum
beni canlı tutan,
benim canlı tuttuğum
beni etken ve edilgen kılan
endemik bir ormanda mı?
kendi yöresine özgü ve sahip bir canlı türü mü?
içinde yutkunabildiğim,
yutkunduğumu duyduğum
ve çoğunlukla başkasının duymadığı
yeryüzündeki en gizli, en saklı alan burası
kimselerin duyamacağı, göremeyceği yerleri ve yerlileri var
çeşit çeşit iç sesleri ile
durmak bilmez orkestrası
bazen iç sessizliğini korur,
bazen iç seslerini dışarı çıkarır
her ses bir başka fizyolojik ifade
bir başka denkliği olup bitenin
rahatlamanın sesi başkadır,
çok yemiş olmanın sesi başka,
açlığın sesi bambaşka...
istemliler, istemsizler
sempatikliler, parasempatikliler
duygulanım sesleri kendiliklerini ele verir
onlar ele verilmek için o mesafeyi kateder zaten
doğaları gereği görünür olmak isterler,
doğalarına karşı gelindiğinde içeride bekletilir
her bekleyişin ömürden eksilttiğini bilerek
özlerini yayarlar hava boşluklarına
sessiz kalmak için yoklardır bu bedende
ses etmek,
ifadeye bürünmek,
ses olmak; iradeyle birleşmek için
katettikleri mesafenin hakkını sorarcasına
önce işitilmek, görülmek ardından tesir etmek isterler.
nereden geldikleri belirli olsa da neyin içinde akacakları belirsizdir
bu anlamda, sıvıdan çok gaz haline yakındırlar
ister yayılmacı olurlar ister bir zerrede barınırlar
ister katının ister sıvınin içinde hallenirler
bir şeyin şeklini alma ihtiyacı içinde değillerdir
otoriterliği bundandır
kendiliğindedir sezgileri, bilgileri
hayatın en küçük deliklerini ya da
tümünü kaplayabilirler
görünmeyecek kadar küçülür ya da renksizleşir,
bulunamasınlar diye kokularını değiştirir,
gözünü kamaştıracak kadar olanaksız biçimsizliklere bürünürler
bulutlar gibi, sis gibi, iz gibidirler
içeriden gelen sesler
bekletilen sesleri yutan bu ormanbeden
okyanusların derinlikleri gibi sonsuz görünür; sonludur
ve sen öldüğün güne dek
derinliği ölçümlenemez
ülkü çağlayan